23 Haziran 2016 Perşembe

arnavutluk şaşkını



Balkan Turumuzun 4.gününde Arnavutluk Tiran'dayız.
(tıkla lütfen) Makedonya'nın masal gibi doğal güzelliklerinden geçip,şahane Ohrid'e kıyısı olan Arnavutluk'a ulaştık.
 20.yüzyıl boyunca savaşlar arasında kalmış,
40 yıl boyunca Enver Hoxha'nın diktatörlük rejimini yaşamış 
dağlık ülkede 
panaromik denecek bir bakışla yarım gün geçirdik.


2.dünya savaşından sonra Arnavutluk'a kominizmi getiren, 
içine kapanık,hiç dış borç almayan,dini yasaklayan,kilise ve camileri kapatan ölümü 1985 yılına kadar ülkesini yönetmiştir Enver Hoxha.


Arnavutluk için diğer çok önemli kişi ise;İskender Bey.
Osmanlı Sarayına rehin olarak giden Gergi müslüman olup,İskender adını alır,Osmanlı için savaşır,başarılar kazanır.
Ve memleketine döner,
Osmanlıya karşı Arnavutluğu yaşadığı sürece korur.


geçmiş ve şimdiki Tiran'dan izlenimler.


kalabalık olmayan sokaklarda yaşlılar huzurlu bir sohbet içinde, çingeneler parklarda yayılmış,


yemek molasından dönen şık kadınlar yanımızdan mis gibi parfüm kokusunu da bırakarak işyerlerine geçiyor,abartmıyorum her kadın.


ık alanda çalışan kadınlar da gülümsüyor,turistler de,
ülkemizle karşılaştırdığımda bir huzur havası var burada.


Arnavutların şeklini süt şişesine benzettikleri 
'adalet bakanlığı' binası inşaatı;süt gibi temiz anlamına gelsin diyeymiş!


 öğle yemeğimizin üzerine 'Balkan tatlısı' diye bildiğimiz,
İtalyan işgalinden sonra Arnavutların da bol bol yaptığı 
aslı İtalyan olan'trileçe' yedik.
Valla Gaziosmanpaşa meydanında EKOL pastanesinde şahanesi var,
İtalya'yı bilmem ama Arnavutlar bana beğendiremedi:))


sabah kahvaltısından ardından (tıkla lütfen)Ohrid Gölü'nün doğduğu St.Naum turundan sonra yollara düşüp Tiran'a geldik,yukarıda gördüklerinizi gezip dolaştık,yemeğimizi yedik, biraz foto,sonra İşkodra'ya otele.
doğrusu böyle uzun kilometreler deli işi bi daha asla demiştim,
ama şimdi olsa gene gitsem diyorum:))

devamı Karadağ olarak gelecek:))

çok sevgiler ve mutluhaftasonu
:)














7 Haziran 2016 Salı

sofraya bi yıldız koyalım



bazen değişiklik sofraya renk katacak sağlıklı şeyler ararız ya; 
işte börülce salatası hizmetinizde:)


2 bardak börülceyi ıslatalım bikaç saat beklesin,
suyunu boşaltıp yeni su koyalım,kaynatalım,çok da uzun sürmüyor,hemencecik pişer.
pişince kevgire alalım,soğuyadursun.bu arada salatanın taze sebzelerini ayıklayıp küçük,küçük doğrayalım.
evde 1 hafta önce pazardan aldığım ve su içinde bardakta buzdolabında koruduğum dereotu ve maydanozum var,ince kıydım,reyhan 2-3 yaprak çok ince kıyalım,kırmızı biber doğrayalım minik,olsaydı sarı ve yeşil biber de güzel olurdu,renk renk:) taze nane de olabilirdi ama evde yoktu:(


neyse olan malzemeler bize yeter:)
soğumuş olan börülceleri iç malzemelerime uygun miktarda kabıma aldım,aşağı yukarı 1 bardak kadarı.


bi güzel karıştırdım,tüm malzemeler birbirini tanıyana kadar.


sosa gelirsek;
1/2 limon, nar ekşisi,zeytinyağı,tuz homojen olana kadar çırpalım.
servis zamanı yaklaşınca sosu koyup güzelce karıştıralım:)


artan haşlanmış börülceyi cam kaba alıp derindondurucuya koyalım.


servis tabağına aldığımız salatayla masamızı yıldızlaştırıyoruz.
okadar güzel oldu ki,bi de malzeme tam olsaydı nolucaktı bilemedim.


                çakır efendi bile yedi,yukarıda kanıtı var gördünüz gibi:)


                                     çok sevgiler
                                              :)



5 Haziran 2016 Pazar

gül kokulu zamanlar



      3 hafta oldu sarosumdan uzağım:( hasretimden şaşkınım!



bahar doğanın en güzel kokularını sunar bize,
güllerin kokusunun hayatımızdaki yeri, 
anneye de,evlada da,sevgiliye de uzanır.
ben mest olarak topladım gülleri ve arkadaşıma getirdim.
doğrusu bahçemden bişeyleri Nurdan'a götürmek beni mutlu ediyor,becerikli elleri hepimize güzel geliyor çünkü:)))


saros'dan sepetle gelen gülleri, 
önce göze diyerek güzelliğin tadını çıkaran Nurdancım,
sonra damak şenlendirdi.


reçelini de yedik ellerinden,şerbetini de içtik.


pratikdir benim arkadaşım;
işte Nurdan'ın gül şerbeti tarifi;
saros'dan gelen güllerin yapraklarının 500 gr.kadarı yıkanır,süzülür,arzu edilen miktarda şeker ve 1 limonun suyu ilave edip,iyice ovulur ki kokusu bütün eve yayılsın:)
üzerini kapatıp buzdolabında birkaç gün bekletilir,
1 de olabilir 3'de,sorun yok!
1 bardak ılık içme suyu ilave edip yine ovulur,
çok ince süzgeçten geçirilir,
işte konsantre gül şerbetimiz hazır,
damak zevkine göre sulandırılabilir,buz kalıplarında dondurulabilir.
not:karanfillisini de tercih edebilirsiniz:)

reçeline gelirsek;
yine saros gülleri şartıyla,
500 gr. gül'e 2 kg.şeker koyuyor,1 gece bekletip sabahına kaynatıyoruz,göz kararı su koyuyoruz.
altını kapatmaya yakın 1 limonun suyunu ekliyoruz.
hepsi bu kaaaa:)


kahve yanında olur mu :)


serinlemek için olur mu?


bu fotoğraf benim konuk olduğum zamandan:)
hemen  kendi payımı aldım tabi:)),
kayınvalideciğimi de unutmadı sevgili arkadaşım:)

gelelim gülün faydalarına ve günlük hayatımızda kullanımına:)

 Antiseptikdir;
-İshali keser bağırsaklara rahatlık verir.
-Suyu ile gargara yapılırsa bademcik rahatsızlıklarını geçirir.
-Yaraları temizlemede kullanılır.
-Ciğeri kuvvetlendirir, kalbe ferahlık verir, dimağı takviye eder.
-Gözlere banyo yapılırsa kanlanma ve göz nezlelerine iyi gelir.
Kullanım Şekli :
-Çay Hazırlama :  Kurutulmuş ve saklanmış taçyapraklarından 2-3 tatlı kaşığı üzerine 1 bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika süreyle demlendirilerek bir çay hazırlanır. Çaydan günde üç kez birer bardak içilir. Göz banyoları ve yaralar için de yapılan çay dıştan uygulanılır.
-Çok terlediğinizde gül suyunu kasıklarınıza, boynunuza sürerseniz ferahlarsınız. Gül suyu yemeklere aroma katar, üstelik ağız kokularını bastırır.
-Gül suyu koklamak hafızayı geliştirir. Bu nedenle yatak odanızda gül suyu bulundurun. Yatak odanızda gül bulundurmak bile hafıza ve beyniniz için sağlıklıdır. Yapılan araştırmalarda gül kokusu ile uyku uyumanın alınan bilgileri sağlıklı olarak beyne kaydettiğini ve hafızayı geliştirdiğini ortaya çıkarmıştır.

hatırlayanlar olacaktır ama gözden geçirmekte de fayda var:)
 geçmiş yayınlarımda buraya tıkla lütfen evde gül suyu nasıl yapılır? uygulamalı anlatmıştım.
tonik ve parfüm olarak nasıl hazırlanır ve kullanılır? buraya tıkla lütfen anlatmıştım.
sevgili arkadaşımı instagramda nurdan.s adıyla takip edebilirsiniz.
gül kokulu zamanlar ve hayırlı ramazanlar diliyoruz.
çok sevgiler
:)

2 Haziran 2016 Perşembe

kabaklı sabah içtiması



sabah 6'da kalkış,6.30'da eşi işe yolcu ediş,mutfağa geçiş,1 bardak su içip sade türk kahvesi eşliğinde bloglara bakış:)


akşama ne pişirsem acaba?'yı düşünüş!


kilo vermeye çalıştığım,eşi de mevzuya kattığımdan:) 
az yağlı çok lezzetli tatların peşindeyim:) 
pratik ve sağlıklı ne olabilir? buzdolabında kabak mı varmış?


2 orta boy soğanı yemeklik doğrayıp,
1/2 baş sarımsağı bıçağın yüzüyle ezip,tencereye alalım.
kabakları alaca soyup,ikiye,dörde,sekize bölelim.biberleride :)
tencereye.


2 ortanın üstünde irinin altında pembe domatesin kabuklarını soyup küp doğrayalım,
tenceredeki yeşilleri ve beyazları karıştıralım tanışsınlar:),
domatesleri ekleyelim,tuzu ve 2 kaşık zeytinyağını ilave edelim,
1/2 limonu da sıkalım.
tencerenin kapağını kapatalım,ocağa alalım.


hiç su koymayacağız,sebzeleri kendi suyuyla pişireceğiz.
asla karıştırıp sebzeleri ezmeyeceğiz,
gerekirse kapağı kapalıyken tencereyi sallayıp kaynaştıracağız:)


bu arada yıkadığınız maydanoz ve dereotunu uygun boyutta bardak içine su koyup buzdolabında en az 1 hafta boyunca taze taze kullanabilirsiniz.


pişti,dinlendi,servis kabına alındı,
üzerine dereotu ve maydanoz sevilen miktarda eklenecek.


beyaz olan kayınvalideme:))


daha akşama çok var:)
eğer kabak varsa,canın çekiyorsa sen de yapabilirsin:)
benim tercihim yanında yoğurt:)
:)
çok sevgiler